Published
8 saat agoon
By
admin
Harem’in hünkar dairesinde yan yana konumlanan “1. Ahmed ve 3. Ahmed Has Odaları”, kapsamlı bir restorasyon sürecinin ardından yeniden ziyarete açıldı.
Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, Topkapı Sarayı’nın kalbi olan Harem Dairesi’ndeki iki odanın daha ziyaretçilerle buluşmasının çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
İki mekanın sarayın klasik döneminin sonunda 16, 17 ve 18. yüzyılın başında saraya eklendiğini dile getiren Yıldız, “İçinde bulunduğumuz odanın 1. Ahmed için yapılmış bir has oda, okuma odası, zaman zaman kütüphane olarak kullandığı bir oda olduğunu biliyoruz. 1600’lü yılların başında, zaten saltanat dönemi o döneme denk geliyor, Padişah için özellikle yapılmış, 3. Murad has dairesine eklenmiş yeni bir oda. Bu yönüyle çok önemli. Çünkü artık klasik dönem mimarisinin son sivil olarak muhteşem eserlerinden bir tanesi.” dedi.
Odaların tezyinat ve süslemelerine son derece özen gösterildiğini vurgulayan Yıldız, şu bilgileri verdi:
“Buradaki çiniler, Osmanlı çiniciliğinin son güzel örneklerinden. Bilhassa burada kullanılmış olan Kur’an-ı Kerim’den ayetleri muhtevi olan çiniler. Özellikle Fetih Suresi’nden başlayıp Kur’an-ı Kerim’in son cüzünde yer alan surelerin burada duvarlara nakşedildiğini görüyoruz. Yine Padişah’a methiyelerin yer aldığını görüyoruz. Bu odada kullanılan dolap kapaklarının Sultanahmet Camisi’nin de mimarı olan dönemin ser mimarı Sedefkar Mehmed Ağa’nın elinden çıktığını biliyoruz.
Dolayısıyla oldukça tezyinatlı ve dönemin bütün sanatsal unsurlarının bir arada kullanıldığı çok önemli bir mekanla karşı karşıyayız. Buradaki restorasyon çalışması, mekanın bu hususiyetlerinden dolayı yaklaşık 10 yıl sürdü. Sarayda da ciddi anlamda ilk defa ziyarete açılabildiğini bu nedenle söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
Dr. Yasin Yıldız, ziyaret açılan 3. Ahmed Yemiş Odası’na ilişkin de bilgiler vererek, “Bu defa aradan geçen yaklaşık 100 yıllık bir süre olduğunu görüyoruz. Artık devir Lale Devri’dir ve 3. Ahmed dönemidir. Üslup olarak içinde bulunduğumuz mekanla tamamıyla farklı, Lale Devri’nin bezeme ve sanatsal unsurlarının kullanıldığı bir mekan. Özellikle Edirnekari kaplamalar ve ismini aldığı yemiş süslemeleriyle ve çiçek süslemeleriyle gerçekten çok özel bir mekan.
Oda, Sultan 3. Ahmed’in şahsi kullanımı için yapılmış. Bazı kaynaklarda ‘nüzhet-gah (dinlenme yeri)’ olarak, bazı kaynaklarda ise ‘Taam Odası (yemek odası)’ olarak geçiyor. Ama bu yönüyle kesin olan iki mekanın da padişahların özel kullanımı için dönemin usta sanatkarlarına yaptırılmış olması önemli.” değerlendirmesini yaptı.
Has odalarının uzun bir restorasyon sürecinin ardından bütün özellikleriyle ziyaretçiyle buluşmasının önemini vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti:
“Yemiş Odası’nda, Kaside-i Bürde’den 46 beyt orada yer almaktadır. Edirnekari süslemelerinin üzerinde geçen kuşaklarda. Gerçekten Kaside-i Bürde, Osmanlı Sarayı’nda çok önem verilen, Peygamber’imize duyulan muhabbetten dolayı pek çok noktada nakşedilmiş bir değerimiz. Bunun burada da bir padişah tarafından mekanında tercih edilmesi çok önemli.
Yine Yemiş Odası’nda bir başka önemli unsur, hem sanat tarihimiz hem mimari tarihimiz açısından, ilk Osmanlı barok üslubuna ilişkin denemelerin de burada görmüş olduğumuz ocakta gerçekleştirilmiş olmasıdır. Dolayısıyla klasik dönemin sonuyla ilişkilendireceğimiz bu mekan ve artık yeni bir dönemi temsil eden Lale Devri’nden, 19. yüzyıldaki Batı etkisindeki mimariye geçen çok önemli bir nokta. Dolayısıyla bu yönüyle ziyaretçilerimizin çok ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.”
Topkapı Sarayı’nın yaz aylarında günlük ortalama 20 bin ziyaretçiyi ağırlayabildiğini ifade eden Yıldız, “Bunun da yaklaşık 15 bin kadarı yabancı ziyaretçiler. İçinde bulunduğumuz harem dairesini ise bunun yaklaşık toplamın yarısı kadar 10-12 bini gezebiliyor. Dolayısıyla bu açıdan mekanların da böyle bir faydası var. Her açılan yeni mekanla ziyaretçilerimiz sarayın daha evvel görülememiş mekanlarını görme şansına sahip oluyorlar. Biz de burada arkadaşlarımızın, emekçilerimizin ortaya çıkarmış olduğu eserleri, restorasyon çalışmalarıyla dünyaya tanıtmış oluyoruz.” diye konuştu.
Sultan 3. Ahmed için özel olarak tasarlanan, duvar süslemelerinden dolayı “Yemiş Odası” olarak bilinen oda, Osmanlı sanatında Batı etkisinin ilk izlerini taşıyan mimari ve süsleme üslubuyla dikkati çekiyor.
Bu odanın hemen yanındaki 1. Ahmed Has Odası ise duvarına yaptırılan kitap dolabı nedeniyle “Okuma Odası” olarak tanınıyor. Her iki oda Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı günleri dışında haftanın her günü ziyaret edilebiliyor.
Sultan 3. Murad Has Odası’nın içinden geçilerek ulaşılan, küçük kubbesiyle mahrem bir atmosfer sunan 1. Ahmed Has Odası, duvarlarını kaplayan renkli çinileri, altın yaldızlı hat süslemeleri ve zarif sedef işçiliğiyle öne çıkıyor.
Duvarların çiniyle kaplanmayan kısımlarında Tebbet, İhlas, Felak, Nas ve Fetih surelerinden ayetler yer alıyor. Odanın bir köşesinde zarif bir çeşme duvar içine yerleştirilmiş. Sedefkar Mehmed Ağa’nın eseri olan pencere kapakları, dolaplar ve çekmeceler, Osmanlı sedef işçiliğinin klasik zarafetini yansıtıyor.
Küçük hacmine rağmen 1. Ahmed Has Odası hem çini ve hüsnühat hem de ahşap süsleme sanatı bakımından Topkapı Sarayı’nın en kıymetli iç mekanlarından biri olarak dikkati çekiyor.
“Yemiş Odası” olarak da anılan 3. Ahmed Has Odası, Osmanlı sanatında yepyeni bir anlatım biçiminin doğduğu noktalardan biri olarak biliniyor.
Batı’dan esinlenen 18. yüzyıl başlarına ait natüralist süsleme anlayışı, lale ve gül motifleri, çiçekli tavanlar ve aynalarla göz dolduran odaya adını veren yemişli süslemeler, natürmort tarzındaki meyve tabakları ve çiçekli vazolarla ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
Bazı kaynaklara göre oda, 3. Ahmed döneminde padişahların tek başına yemek yedikleri bir mekan olarak kullanıldı. Ancak oda yalnızca işleviyle değil Lale Devri’nin doğalcı estetik anlayışını yansıtan süslemeleriyle de sanat tarihinde ayrı bir yere sahip.
Yemiş Odası’nı çevreleyen yazı kuşağında, İmam Busiri’nin ünlü eseri Kaside-i Bürde’den 46 beyit yer alıyor. Edirnekari tekniğinde işlenmiş süslemeler, altın mukarnaslar ve meyve sepetli nişlerle birleşerek odanın sanatsal kimliğini zenginleştiriyor.
3. Ahmed Has Odası, 16. yüzyılda Kara Memi ile temelleri atılan natüralist çiçek anlayışının 18. yüzyıldaki zirvesini temsil ediyor. Odanın süslemelerindeki meyve sepetleri, çiçek buketleri ve botanik detaylar, yalnızca estetik değil aynı zamanda bereket, cennet ve dünya nimetlerine dair simgesel anlamlar da taşıyor.
Restorasyon çalışmaları kapsamında 3. Ahmed Has Odası’nın tavanındaki cam bölüm açılarak tonozlardaki tahribat belirlendi. Paslanan metal aksam temizlendi, sıva dökülmeleri onarıldı. Ahşap yüzeylerde koruyucu işlemler uygulanırken, kalem işlerinin korunması için 1/1 ölçekli rölöve çalışmaları yapıldı.
Kaybolan yazı kuşakları mevcut örnekler esas alınarak tarama tekniğiyle yeniden işlendi. Süslemeler, özgün malzeme ve tekniklerle tamamlandı. Her iki has odada planlanan süreç, uzman restoratörler ve sanat tarihçilerinin gözetiminde yürütüldü ve bilimsel yöntemlerle belgelenerek arşivlendi.
Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’nde yer alan bu iki nadide oda, hem mimari ve tezyini sanatlar açısından hem de Osmanlı saray hayatına dair eşsiz ipuçları barındırmaları bakımından önem taşıyor.
Has Odalar, salı hariç haftanın her günü 09.00-17.30 saatleri arasında görülebiliyor.
Samsun’da TCG Kınalıada korveti vatandaşların ziyaretine açıldı
Türk savaş gemileri, 19 Mayıs’ta KKTC limanlarında ziyarete açılacak
Ankara İmrahor Vadisi Millet Bahçesi hizmete açıldı
Yeni Manisa Müzesi açıldı – Son Dakika Haberleri
29 gemi 19 Mayıs’ta ziyarete açılacak
Avrupa’nın en büyük fizik tedavi hastanesi açıldı